Tanrıça - Aimee Carter- Kitap Yorumu

Yunan mitlerinden esinlenerek yazılmış içinde aşk ögeleri de bulunduran güzel bir fantastik kitap. Tanrıça.

Percy Jackson serisi ile birlikte hepimizde bir yunan tanrısı düşkünlüğü baş gösterdi. Bu yüzden olmalı ki kitabın tanıtımını Blue Jean dergisinde görünce hemen ilgimi çekmişti. Kitap fuarında da almıştım. 

Aslında güzel bir kitaptı. Okurken eğlenceli, sıkılma ihtimaliniz olmayan bir kitap. Kapağı güzel. Ephesus'un biliyorsunuz her kitabının içinde kendi ayracı oluyor ki ben ayraç koleksiyonu yapan biri olarak Ephesus Yayınları'nın bu olayına bayılıyorum.

Ama gel gelelim ki goodreads'de benden üç puandan fazla alamadı. Bilemiyorum belki de ben kitaptan fazla beklentiliydim. Okurken sıkılmıyorsunuz evet ama istediğinizi veren bir kitap değil yani Tris, Katniss ve Cassie'nin maceralarından yeni sıyrılmış olan ben beklediğimi alamadım. 

Konudan kısaca bahsedecek olursak; Kate, annesine çok düşkün biri. Annesi ölümcül bir hastalıkla boğuşurken ondan farklı bir yere taşınmalarını istiyor. Kate tabi ki annesini kırmayıp bunu yapıyor ve hiç tanımadığı bir yerde yeni bir hayata başlıyor. Bir gece Henry ile karşılaşıyor ki ölü arkadaşını dirilten Henry aslında Hades olduğunu iddia etmektedir. Henry ona annesini hayatta tutma karşılığında bir teklif sunar. Testleri geçmeyi başardığı takdirde Henry'nin gelecekteki eşi ve tanrıça olacaktır. Fakat geçemezse kaderi önceki on bir kızdan farklı olmayacaktır.

İlgi çekici bir konusu var ancak...

Hikaye belli bir olay üzerinde dönüyor. Bir olaylar dizisi yok. Karakterlerin bir sempatisi olduğu söylenemez durum böyle olunca size koşun hemen alın demem mümkün değil. Belki güzel bir yaz kitabı diyebiliriz ama fazlası değil. Ben de serinin devamını okumayı düşünmüyorum. Ne olacağını merak etmiyorum. Karakterlerin başına gelecek herhangi bir şey de umurumda değil.