Ve işte serinin sonuna da geldik. İlk bakışta sadece bir
ergen macerası gibi görülebilir ama değil. Kesinlikle değil. Eğlencesine okuyacağımız
bir kitap değil. Bir solukta okuyacaksınız falan demeyeceğim. Hayır bir solukta
okumayacaksınız. Okurken sık sık ara verip hayatınızı, kendinizi ve çevrenizi
sorgulayacaksınız. Ben okurken kaç kere kitabı dizlerime indirip yeni kararlar
aldım bilemezsiniz. Karakterinize dokunuşlar yapan bir kitap. İçinize işleyen
bir kitap. Ve aynı zamanda kapı deliğinden izliyormuşçasına okunan sıcaklıkta
bir kitap.
Cameron wolfe büyüyorken Zusak düşüncelerimizi de büyütmek istiyor. Ve bu
konuda gayet başarılı. İlk kitapta bireysel çatışmalarına tanık olduğumuz
cameron it dalaşı’nda aileyi sorguluyordu ve şimdi de ilişkileri sorguluyoruz.
Normalde kitap isimlerinin değiştirilmesi değil çevrilmesi
taraftarıyım. Ama istisnai bir durum olarak bunlardan memnunum. Martı yayınlarının
kullandığı isimler ilkokul çocuğu başlığı gibi olan orijinal isimlerden
kesinlikle daha iyi. Ve kapaklarda orijinal kapaklardan daha çok kitabın ruhunu
yansıtıyor.
Kitap hakkındaki düşüncelerin doğru. Seriye ilk başladığımda düşündüğüm, "genç bir yazarın ergenlik hikayeleri" demiştim. Ama devam ettiğim zaman, gerçekten kitapta kendimden de bir şeyler buldum ve hayatıma dokunan yönleri oldu kitabın. Kitap Hırsızı'nın yazarının ilk kitaplarının bile bu kadar iyi olması, ardından yayımlanan "i m the messanger" ve "the book thief" kitaplarının başarısının ardındaki yeteneği açıklıyor.
YanıtlaSil