Sayfalar

12 Aralık 2014 Cuma

snowpiercer film yorumu

Güney Koreli yönetmen Bong Joon-ho'nun 1982 tarihli Le Transperceneige adlı çizgi romandan uyarladığı Snowpiercer, küresel ısınmayı önlemek adına atmosfere fırlatılan bir yapay soğutucunun dünyayı buzlar altında bıraktığı karamsar bir distopyayı anlatıyor. Küresel ısınmayı engellemek amacıyla atmosferin üst katmanına yayılan CW7 isimli bir yapay soğutucu materyali, küresel sıcaklığı düşürüp gezegeni tekrar yaşanabilir hale getirmesi beklenirken dozu iyi ayarlanamadığından dünya buzlar altında kalmıştır. Tüm yaşamın yer yüzünden silindiği bu buzul çağında hayatta kalan az sayıdaki bir grup insan da durmaksızın giden yüksek teknoloji ürünü bir trenin içinde yeni dünyayı kurmuştur.  


 En alt sınıfta yer alan fakirler trenin kuyruğunda yokluk içinde yaşarken zenginler için hayatın güzel olduğu bu yeni dünya bir bakıma günümüzün gittikçe kötüleşen dünyasının incelikli bir yansıması gibi. İçerisinde ağır politik mesajlar ile sert toplumsal eleştiriler barındıran ve teknik açıdan da kendine hayran bıraktıran Snowpiercer, ülkemizde vizyona girmedi.



öyle bir yer düşünün ki insanlar devrime birlikte yürüdüğü arkadaşlarını daha önceden yemeye çalışmış. annelerini öldürmüş. ''ben insan etinin tadını biliyorum en iyisi bebeklerinki'' diyor karakteimiz. bir diğer karakter ise bebeği yemesinler diye kendi kolunu kesip verebiliyor. bu filmi izlerken böyle şeylerle karşılaşmaya kendinizi hazırlayın. 


filmde captan amerikamıza ve whovianların ellinci yıl bölmünden hatırlayacağı john hurt'e rastlıyoruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder